Procrastination / Erteleme Hastalığı
Hepimizin hayatı yetişemeyeceğimiz kadar yoğun bir şekilde seyrediyor. Bu yoğunluk içinde çoğu zaman ya yorgunluktan ya da canımızın istemeyişinden ya da başka nedenlerden pek çok şeyi erteleme eğilimi gösteriyoruz. Benim de eskiden dahil olduğum ki ne yazık ki arada hala olma eğilimi gösterdiğim erteleme hastalığı (procrastination) nedir?
Çok basitçe anlatmak gerekirse çeşitli nedenlerle işi erteleme isteği duyan kişilerdir procrastionatorlar. Aslında mükemmeliyetçi, çalışkan, azimli insanlardır. 😉 Tembellikle karıştırılan noktası ise tembelin de procrastinator’un da yapılacak işi yapmamasıdır. Günün sonunda todo listten çizilmiş bir görev, kapanan bir proje ya da biten işler olmamasıdır. Tembel bunu istemediğinden basitçe tembelliğinden yapmazken, procrastinator ise çoğunlukla mükemmeliyetçi ve detaycı yapısından kaynaklı olarak tamamlayamaz. Çünkü ister ki ürettiği iş mükemmel olsun, insanların hayatlarını değiştirsin.
Erteleme hastalığının manevi olduğu kadar maddi zararı da vardır. Çünkü yapman gereken bir iş ve karşılığında alacağın bir ödeme var ise işlerin tamamlanmasını erteleyerek alman gereken zamandan çok sonra işin ödemesini alabilir ve yeni işler için kendini hazır hale getiremediğin için gelebilecek iş fırsatlarını / kazançları da engellemiş olursun.
Procrastination’ın en çok bilinen sebepleri:
Korku
Mükemmelliyetçilik
Başlarken Zorluk
Motivasyon Eksikliği
Dikkat Dağıtıcılar
Korku:
Korku aslında oldukça geniş bir kapsam. Her şey bunun içerisine girebilir: Başarısızlık Korkusu, Yetersizlik Korkusu, Başarı Korkusu (öyle saçma şey olur mu deme oluyor :)) gibi gibi.
İlgili Yazı: Bu arada Yetersiz Görme Sanrısı ile ilgili yazıma da bir göz atmanı öneririm.
Bu korkuyu yenmek için de şöyle düşünmek en mantıklısı kimse yeterli olmayan, ona hizmet etmeyen ve kalitesiz bir ürünü / hizmeti satın almaz. Eğer senden satın alıyorsa ya da bununla ilgili etkileşime giriyorsa bu da demek oluyor ki aslında niteliklisin.
Mükemmelliyetçilik:
Herkes her şeyi yaptı. Bana yapacak farklı bir iş kalmadı 😉
Bu ve buna benzer düşünceler tanıdık geldi mi? Doğru herkes her şeyi yaptı. İcat etti. Farkı yaratan ise bunu sen yapmadın. Hayat deneyimin, eğitimin, fikrin, vs her şey farklı. Aklıma gelen en basit örnek kalem 🙂 Baya bildiğin tükenmez kalemin turuncu bakkallarda satılanı da var; baya yüksek rakamlara satılanı da var. Önemli olan senin deneyiminle o kalemin buluşması.
Başlarken Zorluk:
Yeterli araştırmayı yapmadım. Dur şunu da yapim ondan sonra başlayacağım.
Bunlar da tanıdık gelmiştir muhtemelen 🙂 %100 katılmasam da bazen kervan gerçekten yolda düzülüyor. Sadece o ilk adımın atılması gerekiyor. Çünkü sen bekledikçe o fikrin de enerjisi sönüyor ve bir gün kendini yapmak için hazır hissettiğinde aslında eskisi kadar fikrin içini kıpırdatmadığını fark ediyorsun.
Ek işler yapmayı seviyorum ve tanıyabileceğin en mükemmeliyetçi, detaycı insanlardan biriyim. Kahve ve çay satışı yapıyordum. Bir ortağım vardı. Ben ambalaj şöyle mi böyle mi olsun, rengi mavi mi olsun sarı mı diye karar verene kadar o dandik !! logoyla ve etiketle ilk müşterilerimize kahve satmıştı. Woww benim için çok büyük bir aydınlanmaydı. O zamandan beri bazen kendimi rahat hissedeceğim kadarlık kısmını yapıp sonrasını yolda düzenliyorum.
Motivasyon Eksikliği:
Kendini işini yapan her canlının (yapmasa da bu arada ama konumuz bu değil.) bir gün bir süre yaşayacağı durum. Aniden gelen ben ne yapıyorum, niye yapıyorum hisleri tamamen çok normal. Öncelikle derim bir nefes alıyoruz. Sonrasında da yapması kolay, bizim bu işi neden yaptığımız hatırlatacak birkaç yapılacak iş yapıyoruz. Hep bir şeylerin üzerini çizmek iyi gelir hem de kendine yeniden güvenin ve amacın geri gelir.
İlgili Yazı: Evde Çalışırken Motivasyonumuzu Nasıl Yükseltebiliriz? yazımı okumanı öneririm.
Dikkat Dağıtıcılar:
Benim için kesinlike gelen Whatsapp mesajları, mailler. Markalardan gelen mailler oldukları için içimdeki iç güdü hemen okumam gerektiğini ve mailde / mesajda yazılan şeyle ilgili hemen aksiyon almam gerektiğini söylüyor. Tam da başka bir proje ile ilgili bir şeyler yaparken ama 🙂 Tam bir sinsi şeytan… Bu konuda ben kendime çalışırken mesaj ve mail okuma sınırlaması koydum. Tam uyamasam da o sınır bile bir sürü işi halledebilmem için olanak yaratıyor. Senin dikkat dağıtıcıların benimkinden farklı olabilir. Hepsi için uygulayabileceğin ve iş akışını bozmayacak bir yöntem bulabilirsin.
Bu kadar açıklamadan sonra artık çözüme odaklanmamız gerekli. 🙂 Kendi denediğim ve ben de işe yarayan sende de işe yarayabilecek yöntemler geliyor:
- Öncelikle işe, yapılacak işlerde ne kadar kalem olursa olsun gözümde büyütmemekle başladım. Çünkü bunu da yapmalıyım, şunu da, şunu da derken konu kontrolden çıkıp ben biraz uyuyayım kalkınca yaparıma gidiyor :S
- Daha sonra yapılacak listesi oluşturup gün içerisinde yapabileceğim kadarını günlük yapılacaklar listeme eklemeye başladım. Her yaptığım işten sonra bir şeyleri yaptığımı, toplayabildiğimi gördükçe kendimi daha iyi hissetmeye başladım. Motive olduğum için bir gün sonra birkaç tane daha ekledim. Sonraki gün birkaç tane daha. Burada dikkat edilmesi gereken ise çok motive olup 🙂 kontrolsüzce yapılacak listesine işleri eklememek. Naif ol kendine!
- Sonraki aşama ise 25 dakika kuralı. Daha da bilinen adıyla Pomodoro tekniği. Başladığın bir işe 25 dakika odaklanıp başka hiçbir şeyle ilgilenmemek gerekiyor. Ama tabiki kronik bir erteleyici isen 25 dakika yerine 10 dakika ya da 15 dakika ile başlayabilirsin. Asıl amaç işlerini ertelemeden yapabilmeye başlamakta ve çalışma süreni en verimli şekilde kullanıp dikkatini dağıtmamak:)
- Veeee kendinizi kutlayın !!!